Durmuş (Pehlül) GÜNEL Dede
Yeniköy’ü ziyaretlerim boyunca kendisiyle konuşma olanağım olan Pehlül (Behlül) Dede, oldukça az konuşan, devamlı düşünen görünümü ile, ağır hareketleriyle dikkat çekiyordu. Birçok kerametine inanılan dedeyi, Şiran’da Alevi/Sünni yüzlerce insanın tanıdığına ve sevdiğine tanık olduk. Özellikle diğer Alevi köyleri Kırıntı, Çal, Kayacıklılar tarafından derin bir sevgiyle bağlanılan Pehlül Dede’nin ölümünden (1995) kısa süre sonra türbesi yapılmış, geniş bir ziyaretçi kitlesiyle karşılanmıştır.
Pehlül Dede’yle birçok kez konuşup sohbet etmekle beraber 1995 yazında uzun bir sohbetimiz olmuştu. Sohbetimizde inançsal konulara da ilk kez girmiştik. Dikkatimi çeken husus Dede’nin biraz da ilginç bir şekilde, özellikle Pir Sultan Abdal’dan bahsetmesi ve onu çok övmesiydi. Hatta birkaç şiirini okuyup, birçok kez onun önemini belirtti. Ya böyle işte ile biten aralıklı konuşmasında dağlara karşı döndü yine kendi üslubunca dostluk, sevgi, Alevilik konularında konuştu.
Harabati görünüşüyle sürekli seyrü sefer halinde olan Dede’nin yine aynı yıl, Türbeler’de (Kırıntı Köyü’ndeki ziyaret yeri, mezarlık alanında bulunan, aş pişirme yerinde verilen bir yemekten sonra sofra duası okuduğuna da tanık oldum. Kısa bir dua eden Dede, o gün de yine orada bulunanlar tarafından büyük bir sevgiyle karşılanmıştı.
DEDEYE GÖSTERİLEN İLGİ
Birçok kez Kasaba merkezinde de izlediğim Dede’ye insanların sevgi ve saygısını gözlemledim.
Evi devamlı ziyaretçilerle dolup taşan Dede’nin sayısız kerametini anlatan köylüler Ona belli bir sevgi ve saygı göstermekle beraber. Kendi köylüsü olmasından da kaynaklanan gerekçelerle, yaşamın içinde olması ekiminde dikiminde olması dolayısıyla zaman zaman sıradan bir köylüyle, komşusu, akrabasıyla konuşur gibi de konuşurlardı.
Bu tabii biraz da Dede’nin yapısından kaynaklanan bir tutumdu. Bir dedede olması gereken kimi hasletlerin de olmaması bu tip bir davranış geliştirilmesine neden olmuş olabilir. Bunlara rağmen dedeye özellikle civar köylerden çok büyük bir ilgi ve sevgi vardı.
Çal, Kırıntı, Dilekyolu, Çambaşı, Kayacık köylüleri Ona büyük saygı gösteriyorlardı. Abartısız yüzlerce ziyaretçi yılın değişik dönemlerinde evini ziyaret ediyor, Onun hayır duasını almaya büyük önem ve özen gösteriyorlardı. Dede evi’nin büyük bir kutsallığı olduğuna inanılıyordu. Nihayetinde vefatından sonra (2000 Temmuz’unda) bizzat kamerayla da tespit ettiğimiz gibi, halen diğer köylerden Dede evi’ni ziyaret edip, en azından eşinin (2001’de vefat etti), sevgi, hayır duasını almak isteyenler yine evi doldurup taşırıyorlar. Dedenin okunduğuna, hastalıklara, dertlere iyi geleceğine inanılan, bir şekerini, bir parça ekmeğini almak önemliydi.
Dede çok hızlı yürüyen, devamlı dolaşan birisiydi. Kilometrelerce uzaklıkta bir dağ başında bulunan yörenin en ünlü ziyaretgahı Burgababa (Karaburga’ya) yayan gidebilen Pehlül Dede’yi yöredeki Sünnilerin de sevmesi ayrı bir dikkat çekici husustur.
Cenazesine binlerce insanın katıldığı Dede’nin yeni yapılan Türbesi ise görülmeye değer.
KERAMETLERİ
Pehlül Dede’nin kerametler gösterdiğine ise hemen herkes inanır. En azından saf olması sebebiyle birkaç olayını keramete yorumlayanların sayısı hayli fazladır. Okuyup yazmış hatta bu konulara pek inanmayanlar tarafından da kabul edilen bir takım özellikleri vardır.
Aynı anda birden fazla yerde görünme, kış aylarında yürümesine rağmen kaybolmaması, yoktan bir şeyler yaratması, olacakları önceden haber vermesi (bir iki kazanın olacağını rüyasında görmüş, birisinin öleceğini söylemiş, bu doğru çıkınca ona inanlar çok artmış, ilk önce inanmayanlar bile inanır olmuş).
Dede insanlara zarar veren, dedi kodu yapan birisi değildi. Kılık kıyafetine pek önem vermeyen dede bir kez de Almanya’ya davet edilmiş, oradaki hemsehrileri tarafından da büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.
Ayhan aydin